Sürrealizm ve Postmodernizm temasını taşıyan Vivarium filmini anlamak için, kafanızdaki bütün düşünceleri yanınızdaki bir çekmeceye bırakarak izlemelisiniz.
Vivarium nedir? "Vivaryum, bilimsel amaçlarla hayvanların doğal davranışlarını gözlemlemek ve araştırmak için doğal hayat şartlarının oluşturularak muhafaza edildikleri yerdir." Yani "-yum" adı ile oluşturulmuş alanlar içerisinde gerçeğe en yakın kopya ortam Vivaryumdur.
Filmin açılışı; Kuşların sergilediği tavırlar doğal bir seleksiyon olarak izleyiciye gösterilir. Yavrular kardeş olsalarda içgüdüsel olarak düşmanlar. Annesinden gelecek yemeği yiyebilen tek kişi olmak, hayatta kalmayı başarabilmektir. Doğal yaşamın sergilendiği sahneden sonra kendi hayat alanımızı görüyoruz. Bizim yavrularımız 'insan çocukların' gösterildiği sahne gelir. Doğa ile verdiğimiz yaşam mücadelesi 'rüzgar' teması ile verilerek çocukların doğayı taklit etmesi ile son buluyor.
Tom ve Gemma filmin iki ana karakteri. Günümüz çağına uygun bir çift. Beraber kuracakları yeni yaşam için ev arıyorlar. Martin ile karşılaştıktan sonra hayatları, bizim hayatımızın izleyici önüne çıkarılan bir tiyatrosu olacak!
Martin'in götürdüğü evlerin hepsi aynı, tekdüze ama mükemmel bir yapıda. Hepsinin aynı olması 'kapitalist' düzenin yaratmış olduğundan öte değil. Yani bize ait. Bina ve çevrenin yeşil olması muhtemelen Vivaryum ortamının, sürüngenler için olmasından dolayı doğaya çağrışım yapılmasıdır. Ve tabiki yeşil rengi güveni temsil etmektedir.
Martin aniden kaybolur. Tom ve Gemma tek kalmıştır. Aile olmayı başarıp, başaramayacaklarını göreceğiz. Uzaktan bakıldığında evet, zoraki bir evliliğe sürüklendiler, aslına bakarsak; zaten ikili arasında olacak olan bu değil miydi?
Zoraki yaşamı kabullendikten sonra sıradan bir yaşam onları bunaltmaya başlıyor. Geçmişe özlem duyuyorlar, yemeklerden tat alamıyorlar. Kendi hayatımıza baktığımızda: iş - ev - izinli gün - yemek - uyku döngüsünde yaşıyoruz. Filmde bu döngü, çiftin evden çıkıp diğer evlerin çitlerinden geçerek tekrar kendi evlerine dönmeleriyle gösteriliyor.
9 rakamı: Birçok kültür için yeniden doğuşun sembolüdür. Aynı zamanda sorun olmadığı sürece hepimiz annemizin karnında "9" ay kalıyoruz. Evin kapı numarasının 9 olması da tesadüf değil.
Kutu ile gelen çocuk sahnesi. Sadece izlemek için izlersek biraz saçma gelecektir fakat derinden incelemenizi tavsiye ediyorum. Kutu açıldığı anda bebeğin vücudunda ıslaklık olduğunu göreceksiniz. 9 rakamı ile bebek olgusunun birleşimi, yeni bir hayatta sorumluluk almayı bildiriyor. Büyüklerimiz için çocuğumuzu düzgün yetiştirirsek, dünyadaki görevimizi yerine getirmiş olmuyor muyuz? Gemma çocuğa babasından daha hızlı alışıyor. Davranışları anaçlaşarak basit şeylerle de mutlu olmayı başarıyor. Tom ise duruma alışabilmiş değil, hatta çocuktan sonra eşine uzaklaşıyor.
Birçok kültürde olduğu gibi gece yapacağı kazma çalışması için eşine "sen gelme ben halledebilirim" diyor. Türk kültüründe de olağan dışılık bir durum söz konusu değil.