Vivarium - Lorcan Finnegan (Film Analizi)

| On
Cuma, Mayıs 01, 2020

Sürrealizm ve Postmodernizm temasını taşıyan Vivarium filmini anlamak için, kafanızdaki bütün düşünceleri yanınızdaki bir çekmeceye bırakarak izlemelisiniz.

Vivarium nedir? "Vivaryum, bilimsel amaçlarla hayvanların doğal davranışlarını gözlemlemek ve araştırmak için doğal hayat şartlarının oluşturularak muhafaza edildikleri yerdir." Yani "-yum" adı ile oluşturulmuş alanlar içerisinde gerçeğe en yakın kopya ortam Vivaryumdur.

Filmin açılışı; Kuşların sergilediği tavırlar doğal bir seleksiyon olarak izleyiciye gösterilir. Yavrular kardeş olsalarda içgüdüsel olarak düşmanlar. Annesinden gelecek yemeği yiyebilen tek kişi olmak, hayatta kalmayı başarabilmektir. Doğal yaşamın sergilendiği sahneden sonra kendi hayat alanımızı görüyoruz. Bizim yavrularımız 'insan çocukların' gösterildiği sahne gelir. Doğa ile verdiğimiz yaşam mücadelesi 'rüzgar' teması ile verilerek çocukların doğayı taklit etmesi ile son buluyor.

Tom ve Gemma filmin iki ana karakteri. Günümüz çağına uygun bir çift. Beraber kuracakları yeni yaşam için ev arıyorlar. Martin ile karşılaştıktan sonra hayatları, bizim hayatımızın izleyici önüne çıkarılan bir tiyatrosu olacak!

Martin'in götürdüğü evlerin hepsi aynı, tekdüze ama mükemmel bir yapıda. Hepsinin aynı olması 'kapitalist' düzenin yaratmış olduğundan öte değil. Yani bize ait. Bina ve çevrenin yeşil olması muhtemelen Vivaryum ortamının, sürüngenler için olmasından dolayı doğaya çağrışım yapılmasıdır. Ve tabiki yeşil rengi güveni temsil etmektedir.

Martin aniden kaybolur. Tom ve Gemma tek kalmıştır. Aile olmayı başarıp, başaramayacaklarını göreceğiz. Uzaktan bakıldığında evet, zoraki bir evliliğe sürüklendiler, aslına bakarsak; zaten ikili arasında olacak olan bu değil miydi?

Zoraki yaşamı kabullendikten sonra sıradan bir yaşam onları bunaltmaya başlıyor. Geçmişe özlem duyuyorlar, yemeklerden tat alamıyorlar. Kendi hayatımıza baktığımızda: iş - ev - izinli gün - yemek - uyku döngüsünde yaşıyoruz. Filmde bu döngü, çiftin evden çıkıp diğer evlerin çitlerinden geçerek tekrar kendi evlerine dönmeleriyle gösteriliyor.

9 rakamı: Birçok kültür için yeniden doğuşun sembolüdür. Aynı zamanda sorun olmadığı sürece hepimiz annemizin karnında "9" ay kalıyoruz. Evin kapı numarasının 9 olması da tesadüf değil.

Kutu ile gelen çocuk sahnesi. Sadece izlemek için izlersek biraz saçma gelecektir fakat derinden incelemenizi tavsiye ediyorum. Kutu açıldığı anda bebeğin vücudunda ıslaklık olduğunu göreceksiniz. 9 rakamı ile bebek olgusunun birleşimi, yeni bir hayatta sorumluluk almayı bildiriyor. Büyüklerimiz için çocuğumuzu düzgün yetiştirirsek, dünyadaki görevimizi yerine getirmiş olmuyor muyuz? Gemma çocuğa babasından daha hızlı alışıyor. Davranışları anaçlaşarak basit şeylerle de mutlu olmayı başarıyor. Tom ise duruma alışabilmiş değil, hatta çocuktan sonra eşine uzaklaşıyor.

Birçok kültürde olduğu gibi gece yapacağı kazma çalışması için eşine "sen gelme ben halledebilirim" diyor. Türk kültüründe de olağan dışılık bir durum söz konusu değil.



JR.Martinciğimiz yani çocuk hakkında konuşmamız gerekirse; Aile tarafından bir kamera olduğu vurgulanıyor. İzleyici için aileyi bu ortama zorunlu bırakan kişinin kamerası. Gerçeküstücülüğü bir kenara koyabilirsek çocuğumuz birer açık kaynaklı kod gibidir. Bizlerden alacakları kodlar ile büyür yetişirler. Öğreteceğimiz herşey gelişmelerine, eğilimlerinin nasıl olacağına yardımcı olur. Eğer döver, dışlar, anlayamassak ne kadar kötü olacaklarını daha yetiştirmeden anlayabiliriz. Temelinde hiçbir çocuk doğuştan kötü değildir. Neyi öğretirsek çoğunlukla onun peşinden gideceklerdir. Tabi aile sadece kodlamanın temelidir. İyi eğitim verip varoş bir okula göndermekte saçma olacaktır. Nitekim temelden sonra başlangıç evreside aile kadar önemlidir. Gemma bu öğretiye çokta uzak değil. JR.Martinciğimize alıştıktan sonra üzerini giydirirken "Bunları öğrenmen lazım, biz hep yanında olamayız" dediği sahneyi dikkatle izleyin.

Film sürrealizm'in doruğuna ulaşmaya başladığında, dünyamızdan uzaklaşır gibi olurken görüntü yönetmeninin harika ışıklandırmaları tam sınırda bırakıyor. Bizim dünyamız değil çok yapay derken, evet bu yansıma, bu ışık, harika tonlar evet evet hala bizim dünyamızdayız!

Tom'un çocuğa kızdığı bölümde, aile arasındaki bağın kopmaya başladığı gözler önüne serilmektedir. İlerleyen süreçte Tom evden uzaklaşmaya, Gemma'da çocuk ile ilgilenmeye başlayacaktır. Bu sahneler arasında Gemma'nın yatakta dönerken yatağın koruması, seyirciye parmaklık izlenimi vererek kocası ile arasındaki bağın kopmasındaki zirveyi gösteriyor.



Gemma yanlızlaşmaya başladıkça bunalıma giriyor. Ataerkil baskının gücü, adamın yanlız kalmasından çok kadın tarafındaki yanlızlığın dikkat çekmesine sebep veriyor. Sonuç olarakta Gemma psikolojik sorunlarını atlatabilmek için kocasına geri dönüyor. Ancak arada ilginç bir sahne mevcut. Kendi çıkarımlarıma göre JR.Martin elinde kırmızı bir kitapla Gemma'nın yanına gelerek okuması için kitabı veriyor. İzleyicinin anlamadığı bir dil ile yazılmış kitapta sadece görselleri anlıyoruz. Anne ve baba kromozomları sonucu bir bebeğin dünyaya geldiği. Yönetmen muhtemelen çocuk ve anne arasındaki bağın izleyici tarafından net bir şekilde anlaşılmasını istiyor. Ama Gemma psikolojik olarak bu durumu atlatamayarak Tom'a "Küçükken onu öldürmene neden izin vermedim ki?" diyerek herşeyi çöpe atıyor. Çocuk konumunu kaybederek anne ile babanın ilişkisini tekrar güçlendiriyor. Ailelerin çocuklarını dünya'ya getirme sorumluluğuna girip belli bir noktada pes ettiklerinde, umursamazca çocuklarını kenara atıp kendileri ile ilgilenmelerini ifade ediyor.

JR.Martin büyüdüğünde büyük kötü son gerçekleşiyor. Çocukları üzerinde herhangi bir emek harcamadıkları, ilgilenmedikleri için kendilerine zarar verebileceğini düşünerek odalarının kapısını kilitlemeye çalışıyorlar. Çocuğuna düzgünce bakmış, yetiştirebilmiş hangi aile çocuğundan korkar ki? İyi bakmamış rezil olmuş bir "şapşal" aile korkabilir.

Tom kini ve öfkesi sayesinde ailenin imgesel: kuyusunu güzelce kazmıştır. Çocuğun aktif döneminde ailesine karşı atacağı bir gol, bütün sonucu getirecektir. Gemma tam bu noktada çocuğu ile yaşadığı "tartışma" sonucunda -kazma ile vurduğu sahne- bazı gerçekleri görür. Yeraltının açılması ile diğer aileleri teşhir ettiğinde kendi durumlarının birçoğundan iyi olduğunu ama artık herşeyin çok geç olduğunu görür. Özellikle bir ailenin intihar ettiği sahne zirvenin bir nevi son halidir.


Bir anne ne yapar? Ölür, dedi JR.Martin. Sistem bütün görevi eline alarak ailenin suçunu üstlenir. Martin artık çocuk olmaktan çıkar ve sistem içerisinde kendisine yeni bir yer bulur. Ulaştığı noktada kendi öğrendikleri -temel ve başlangıç evresi- vardır sadece. Yönetmenimiz sonuç kısmında sanki hayata olan sinirini de dile getirmiş gibi. Sisteme karşı bir baş kaldırı var fakat sistemin istediklerini yerine getirsekte, getirmesekte herşey onun istediği gibi olmayacak mıdır?

İlk Yorumu Sen Yap !
Yorum Gönder

EMOTICON
Klik the button below to show emoticons and the its code
Hide Emoticon
Show Emoticon
:D
 
:)
 
:h
 
:a
 
:e
 
:f
 
:p
 
:v
 
:i
 
:j
 
:k
 
:(
 
:c
 
:n
 
:z
 
:g
 
:q
 
:r
 
:s
:t
 
:o
 
:x
 
:w
 
:m
 
:y
 
:b
 
:1
 
:2
 
:3
 
:4
 
:5
:6
 
:7
 
:8
 
:9