Image Slider

Yenilen Hakkımız Son Buldu

| Tarih:
Salı, Kasım 29, 2022

İşe girdiğimden beri kullanıldık hakkımızı güzelce yedirdik. O kadar çok yedirdik ki karşımızda obez bir yönetim yarattık. Aralarda doktor müdahelesi olsa da ameliyat olmadan kurtulmak mümkün değildi. Biraz daha devam edersem tedavi olduğumu düşündüreceğime eminim. Hem de tam şuanda. An mı? Hangi an'da? Ahahaha.

Yırtındık, hopladık tabi bu arada XS olduk sonra bizde yedik L olduk derken rotasyonumuzu alıp terfimizi aldık. Şirket içindeki eski düzene bakarsak 2,5 yılda terfi almak başarılı sayılabilir. Buna ek olarak aynı yıllar içinde Korona döneminide atlattık. Benim için başarısız, bir önceki sınav dönemindeki çılgın hatamı yapmasaydım 1,5 yıl içinde terfi alarak başarılı sayılabilirdim. Konumum çok daha farklı olabilirdi. 75 yaşında olsaydım da buna şükür diyerek anlamsızlaştırabilirdim ama bizde her şeye kabullenmek yoktur o yüzden istifamı verir geçerim demekte isteyebilirdim ama onu da demeyi düşünmüyorum. 2023 aralığa kadar çalışıp sonrasında bedelli askerliğimize geçerek geri döndüğümüzde aynı şekilde devam edebilecek miyim düşünmek lazım. Fazla düşündük. Birde aralıktan önce gidiyormuşum o daha komik olur. 

Sonunda bir üst rütbeye geçebildik. Yorucu serüvende daha çok yorulmak için minnacık bir maaş + kıdem artışı gerçekleştirerek stressimize yeni stresler ekledik, teşekkürler. Bu arada hep aklımda kaldı yazacağım yazacağım yazamadım bir türlü. Yıllar önce diyordum ki kesin bu yaşlarda kel kalacağım falan ne zamandır aklımda şuraya bir yere yazayım diye. Sıkıntısız 28'e kadar saçlı olarak geldik. Şayet kaça kadar gider anket yapabiliriz. Google da arama yapar gibi oldu başlıkta her şey yazıyor. 

Shinzo Abe'nin Suikast Edilmesi

| Tarih:
Cumartesi, Temmuz 16, 2022

Shinzo Abe;
21 Eylül 1954 yılında Tokyo - Nara'da doğmuştur. Japon tarihinin en uzun süreli başbakanıdır. Siyasi bir ailenin çocuğudur. Seikei Üniversitesi'nde siyasal bilgiler okumuştur. Siyasi hayatına atılmadan önce Kobe Steel firmasında çalışmıştır. Siyasete girdiği andan itibaren LDP için çalışmalar yapmıştır. Ülseratif Kolit rahatsızlığı yüzünden siyasete iki kez ara vermiştir. 2020 yılında hastalığından dolayı hem partiden hem de başbakanlık görevinden istifa etmiştir.

8 Temmuz tarihinde düzenlenen suikast 41 yaşındaki Tetsuya Yamagami tarafından düzenlendiği doğrulandı. İlk edinilen bilgilere göre Tetsuya eski bir Japon Deniz Savunma Kuvvetleri askeri. 

Asılsız İddialar; Halk arasında, "Zainichi" dönemine ait kişilerce suikast yapıldığı söylentileri yayılmaya başladı. Polis bu iddialara karşı halka uyarılarda bulundu. Asılsız iddia çıkaran kişilere karşı hükümet çalışma başlatıyor. Zainichi: 1945 yılında Japonya'ya göç eden Koreliler.

Hükümet ve polisin araştırmalarına göre Tetsuya saldırıyı dini gruplara karşı beslediği kinden ötürü gerçekleştirdi. Ancak fikir ayrılıkları Tetsuya'nın suikasti tek başına mı planladığı yoksa aldığı bir destekle mi gerçekleştirdiği konusunda. Siyasetçilere göre olayda Çin'in bir desteği olabilir.


Otopsi Raporları: Otopsi raporuna göre sol üst kol ve boynunda iki kurşun yarası bulunuyor. Ölüm olay yerinde değil, kan kaybı sonucunda gerçekleşmiştir.

Tetsuya'nın evinde yapılan aramalar sonucunda, evde başka saldırılarda kullanılabilecek patlayıcılar bulundu. Saldırıda kullanılan silahın 3D yazıcıdan çıkartılarak yapıldığı tespit edildi. Saldırının başka kişiler tarafından desteklendiği konusunu tekrar ortaya çıkarıyor. 

Dini Tarikat: Tarikatın adı Unification Church. Yetkililer kiliseye yapılan bağışları kontrol etmeye başladı. Kilisenin Japonya şube başkanı Tomihiro Tanaka; her ay Tetsuya'nın annesinin etkinliklere katıldığını ve 1998 yılında gruba dahil olduğunu kabul etti. Ancak kilise avukatları yaşanan durumun barbarlıktan başka bir şey olmadığını, iflas etme sürecini öne sürerek durumu hafifletmeye çalıştıklarını vurguladı.

Soruşturma İlerliyor: Korumalar Suçlu Olabilir mi? Abe'yi düzgün bir şekilde korumadığı konusunda suçlanan bir polis müfettişinin açıklamasına göre; Saldırıyı fark edemediğini çünkü olay yerinde birçok bisikletin bulunduğunu ve bu konuda önceden uyardığını bildirdi. Ulusal Polis Teşkilatı, saldırıyla ilgili görevini yerine getirmeyen polislerle ilgili doğrulama ve inceleme ekibi kurdu. Görevlilerin yaptığı araştırmalara göre etkinliğin yapıldığı yerin iyi olmadığı yönünde. Konuşma yapılan yerin ön tarafı izleyici kitlesi, arka tarafı ise yol. Polis ekiplerinin büyük bir çoğunluğu izleyicileri kontrol ediyordu. Aynı zamanda iki gün önce düzenlenen bir başka büyük etkinlikte hiçbir sorunun çıkmaması polislerin daha rahat olmasına neden oldu.

Tetsuya'nın Amcası Demeç Veriyor; 15 temmuz günü verilen demeçte annesi bahsi geçen Unification Church derneğine 100 Milyon Yen (722Bin$Dolar) bağışladı. "Tetsuya'nın ailesi her zaman sıkıntılar içerisindeydi. Babası henüz 4 yaşındayken intihar etti. Abisi kanser yüzünden bir gözünü kaybetti. Bağışların büyük bir bölümü babasının mirasından kalan gayrimenkul satışlarından gerçekleşti." dedi. ve ekleyerek "Annesi uzun süredir Güney Kore de. Kilisenin faaliyetlerine katılmak için geri dönmedi" dedi.

Polis teşkilatı Nara'nın kırsal bölgesindeki birkaç dağlık alanda kurşun izleri buldu. Tetsuya'nın silahı test etmiş olduğu konusunda iddialar konuşuluyor. Aynı zamanda evde yapılan aramalarda bulunan patlayıcı maddelerin molotof kokteyli olduğu doğrulandı. 2019 yılında tarikat lideri Hak Ja Moon'un Japonya ziyaretinde bu molotof saldırısını planladığı ancak mekana giremediği için iptal ettiği söyleniyor.

Tetsuya Neden Hedef Değiştirdi: 2021 Eylül ayında Abe'nin yaptığı bir konuşma sırasında "Güney Kore ile barışçıl yaklaşımların devam etmesi gerektiğine ve aramızdaki bağların kuvvetlenmesinde emeği geçen başkan Hak Ja Moon'a saygılarımı sunuyorum" şeklinde yaptığı konuşmanın etkiliği olduğu bildirildi.

Sonuç olarak hem çevirmediğim ancak okuduğum, hem de Japonya'yı çok iyi biliyor olmamdan ötürü ilerleyen süreçte neler olabileceği konusunda bilgilendirmemi yapacağım. Bu bilgilendirme tamamen fikir olarak bana aittir.

Çevirilerini yarım bıraktığım haberlerin büyük bir kısmı Abe'nin ölüm törenleri hakkında. Şuanda mevcut Japon hükümeti ve LDP ortaklaşa bir şekilde büyük bir tören yapma planı içerisinde. Ülkelerin siyasi liderlerini çağırmayı planlıyorlar.

Moon tarikatı zamanında Güney Korede'de sıkıntılar çıkarmıştı. Muhtemelen hükümet yakın zamanda tarikatlar ile ilgili yasal süreçler başlatacaktır. İlerleyen süreçte de müfettişlerin başlatmış olduğu polis denetlemesinden de birkaç polis açığa alınarak olaylar kapanacaktır. Moon tarikatıyla ilgili de çok fazla konuşmak istemiyorum çünkü bu yapı durdurulması çok güç ve belki de ülkemizden örnek verebileceğimiz fetö tipi yapılanmanın daha da üst halidir. Neden daha üst diyorum çünkü bu yapı ekonomik açıdan çok zengin. Bir kaç siyasi lider veya ünlü kişiden değil gördüğünüz gibi halk içerisinden sıradan kişilerden bile yüklü miktarlarda maddi yardımlar alıyor. Dönen bu para sayesinde de hiç çekinmeden hükümetlerin içerisine sızabiliyorlar. Ayrıca bunlarla da sınırlı değil. Tarikat liderlerinin peygamber hatta üst olduklarına inanıyorlar.İnsan üstü güçlerinin bile olduğunu iddia eden kitleleri var. 2016 yılında Güney Korede çıkan devlet skandallarını inceleyebilirsiniz. Ek olarak Güney Kore ziyaretimde bu tarikatın geceleri yüzlerce kişi ile yürüyüşler yaptıklarına şahit oldum.

Hayal Ettiğimiz Geçmiş: Neden Birinci Görüş Açısında Değil?

| Tarih:
Çarşamba, Mayıs 18, 2022

Anılarımın -özellikle çok küçüklüğüm- kendi gözümden değil üçüncü kişi tarafından 'sinema sahnesi' şeklinde olduğunu fark ettim.

Genellikle kendimin olduğu anılar, dış sesinde bol olduğu anılar haline dönüşüyordu. Kuş seslerinin gelmesi gibi. Bu beynimin bana karşı bir senaryo ürettiğini düşündürüyordu. Acaba bizi mi kandırıyor? Tabii ilk başta araştırma yapmamıştım. Gerçekten de öyleymiş.

Olay çok fazla psikolojik kırılımlar içeriyor. Birçoğu kısa araştırmalar yaparak konuşmaktan öte, aynı zamanda tartışmaya da açık bulgular. Fakat kesin bir gerçek var ki hatıraların süresi uzadıkça beynimiz bizim için kendine göre birleştirmeler yaparak üçüncü şahıs gözünden önümüze servis ediyor. Tartışmaya açık bulgular devreye girdiğinde ise Örneğin kendimizde beğenmediğimiz detaylar varsa eski anılarımız üçüncü şahısa çok daha hızlı bir şekilde dönüşüyor. Sadece bununla sınırlı değil mesela kendimizle ilgili bir değişiklik, beğenilmeyen halimiz olabilir. Mesela çok fazla arkadaşımız yok ve bunu söylemeye de utanıyoruz. Anılar zamanla benliğimizden çıkarak üçüncü şahıs anılarına dönüşüyor. Asıl önemli olan detaylar da bunlar. Düşünsenize beynimiz bize kendimizi iyi göstermek için oyun yapıyor. = Unutma hissi. Yoksa hatırlanmayan bir anıda ki abartıya kaçma fikri çokta dikkat çekici değil.

Bu noktada Peggy L.St.Jacques isimli bir psikolog -araştırmacı- beynimizin sadece sahte olgular ile bizi iyi göstermek için değil travmatik olgulardan korumak içinde bu tarz kurgular yaptığını tespit etmiştir. Bende ufak araştırmalar yapıp kendi fikirlerimle birleştirince acaba Dissosiyatif rahatsızlık ile bir bağ kurabilir miyim diye yerimde duramıyorum. Konu çok hassas ve yığınla araştırma yapılacak kadar derin. Varsa yoksa bu konuda en iyi aydınlatabilecek kişi Freud olurdu diye düşünüyorum.

The Batman 2022 Hakkında (Ağır Eleştiri - Spoiler İçerebilir)

| Tarih:
Çarşamba, Mart 09, 2022

DC'nin yıkılmaz kalesi, Batman fanboi'si beni, delirttiler. Buradan Matt Reeves'e.. 

En sevdiğim karakteri en sevmediğim oyuncunun oynayacağını öğrendiğimde kıpkırmızı olmuştum. Tıpkı afiş rengi gibi.. Önyargılı olmamalıyım Batman'e bunu yapamam bir şans vermeliyim.

Benim için olması gereken Batman; Hafif yaşlı, dik duran ve karizma biridir. Bu yapı dışındaki Batman'in benden puan alması çok zor. Örneğin George Clooney tam bir Batmandir. Her neyse sinirlerimi bıraktım filme geçelim.

Karanlık bir atmosfer eşliğinde Gotham City'nin tıkır tıkır işlenmesini izliyoruz. Ortam güzel yaratılmış. Mutsuz kasvetli insanlar, karanlık ve yağmurlu güzel şehrimiz. Herkes patlamaya hazır bomba gibi. Ana karakter ordumuz "Polisler"i de gördükten sonra Batman'le karşılaşıyoruz. Giriş güzel fakat konu çok yavaş işlenmeye başlayınca sıkıcı bir hal alıyor. The Riddler tam bu noktada devreye girerek yönetmeni kurtarmış. Kötü yanları konuşacağımız kadar iyi yanlarıda söylemem gerek. The Riddler karakteri çok iyi. Joker gibi psikopat fakat daha sakin ve biraz daha zeki. Peki Gotham City'den neden hep Joker tarzı kötüler çıkıyor? Merak konusu. 

Film aynı şekilde devam ederken 5-10 dakika boyunca odaklanmanızı sağlayacak Penguen reis ile bir kovalamaca sahnesi karşımıza çıkıyor. Övdüğüm Riddler artık baymaya başlıyor. Kendimi gazete ekinde sudoku çözüyormuş gibi hissetmeye başladım. Batman filmine geldiğimi sanıyordum. Gotham City'de Bir Hafta yada The Riddler Ve Bulmacaları olmalıydı. Batman'in önüne çok fazla geçiliyor. Belki diyeceksiniz ki Batman'in başlangıç yılları olduğu için amatör bir şekilde. Ozaman böyle bir film yapmayalım. İnsanların kafasındaki Batman yapısına zarar veren hatta düşüren bir senaryo. Değişiklik yapacağız diye bir karakteri öldürmeye gerek var mı? Joker filminde ne dediler, farklı işleyeceğiz psikolojisi olacak dediler. Efsane bir film yapmışlardı. Farklı bir konu işlenmek zorunda değil 2022 yılına göre uyarla. İyi bir müzisyenle anlaş, çok iyi dövüş sahneleri ekle, efektler koy oradan keyif alalım. Süper kahraman filmi izliyoruz çok dehşet değişik bir şey yapılmayacaksa seyircinin beklediği de bu zaten. Düz mantık vb. yorumlar gelecekse takmayacağım. Böyle kötü BATMAN filmi izlemek istemiyordum.


Batman tecrübe kazanıyor. Kazandıkça içten içe bir gülme krizi tutuyor. Gülmeye başladım çünkü Batman'in düştüğü hale gülüyorum. Taktığı maske resmen boya bırakıyor. Sanki dandik bir markadan siyah pantalon almışta boyası akmış gibi. Böyle bir şey olabilir mi? Gözlerine taktıkları lens hem yayın hem de kayıt alabilsin ama masken boya izi bıraksın. Öyle bir film yapmış ki yenilik kattığı her şey güzel ama gerisi vasat. Sen Bruce Wayne'sin şehrin en zenginisin. Kaldıramıyorum gerçekten. Hadi Wayne tecrübesiz diyelim, geçelim. Oradaki Alfred ne için para alıyor?? Sen o ailenin en tecrübeli en fedakarı değil misin. Ucuz işçi bakıcısı değilsin ALFRED'sin. Umarım o boya izi sandığım görüntü Batman'in ışığa karşı duyarlılığından ötürü göz altlarının morarması falan değildir. Yoksa daha da güleceğim.

Bitmedi. Bitemiyor. Bruce Wayne olarak gezdiği sahneleri çok iyi izleyin. Alacakaranlık filminin devamı mı çekiliyor düşüncesi aklımdan çıkmadı. Emo bir karakterin dertli dertli yürümesi, boynu bükük, saçları iki taraftan önüne düşüyor. Pardon? Bana kimse biz farklı bir şey denedik onun psikolojine indik, tecrübe kazanıyor demesin. Burada resmen Robert'ın eski dönemine mesaj verilerek genç kızları filme çekmeye çalışmış yönetmen abimiz. Film bittiğinde kendinizi sorgulayın daha net anlayacaksınız. Aklınızda kalan dövüş sahnesi oldu mu, off ne sahneydi dediğiniz bir olay oldu mu, uçtu kaçtı efsaneydi dediğiniz bir sahne gerçekleşti mi? Batman'in bir tane diyaloğu aklınız da kaldı mı? Konuşma sahnelerinden sadece bulmaca çözdüğü yerler aklımda. Onlarda "adalet" gibi kelimeler. Bunun sebebide Amerikan hukuğuna karşı bir eleştirinin olması. The Riddler'ın yalancılar olarak gösterdiği kesimin büyük çoğunluğu hukukçular, yargıçlar, bu tarz konumdaki kişiler. (ya da uyuşturucu kullananlar) Yönetmen güzel mesajlar vermiş fakat bu detaylar Amerika halkı dışında kimseyi ilgilendirmiyor. Ben süper kahraman filmi izlemek istiyordum.. 


Batman sağolsun tecrübe ettiği dönemlerde zekiymiş. Tecrübe yılları amatörlüklerle dolu fakat sivri dili ve zekası 50 yıllık Batman gibi. Teşekkürler. Çözemeseydi bare infilak ettirseydin. The Riddler ile devam edip filmin adını başka koysaydın.... 

Aksiyon desen 1/2 var yok arası. Dövüş desen öyle, efektler desen öyle, her şey 1/2. Ne laftı ama diyeceğim bir sahne var; kötü adamların "kominizm neden bitti biliyor musun, çok tutumcu oldukları için" demesi. The Riddler da iyiydi fakat bulmaca işinin sürekli katlanarak abartı bir şekilde büyümesi CSI: New York dizisine döndürdü. Batman ve DC hayranlığım olmasaydı belki daha kötü şeyler söyleyebilirdim. Kafadan 10 senemiz gitti. Bir daha yeni Batman filmi ne zaman çekilir kim bilir.. (Devam filmi olmassa. Umarım olmaz.) 

Büyük bir eleştiri yazısına döndüğü için kusura bakmayın.

Bir Şeyler Ters Gidiyor:

| Tarih:
Cumartesi, Şubat 12, 2022

Depresyonda veya herhangi bir psikolojik sorunum olmadığını vurgulayarak başlamak istiyorum.

Etrafıma bakıyorum, anılara bakıyorum hayata bakıyorum. Gerçekten bir şeyler ters gitmiyor mu? Sıkıcılık arttı yaptığımız her şey sıradanlaştı. Örneğin ben yılbaşını çok severim. Küçükken Amerikanvari yılbaşı kutlamalarını yaşadım. Çam ağacı alınır aileler toplanır hediyeler koyulur güzel bir yemek masası gece yarısına kadar sohbet muhabbet. Belirli bir yaştan sonra kendi evim olsun eşimle çocuğumla bunu yaşayayım hediye alayım, yılbaşı müzikleri dekorları çok istiyordum. İçimde kalmıştır hep. Belki 90'larda hem aileden görmem hem de Amerikan yapımı yılbaşı filmlerden etkilenme durumum olabilir. Çok istiyorduk işte. Fakat son 2 yıldır bunu bile istemez "amaan" moduna girdim. Ya bu kadar mı zevk alamaz sıkıcı bir hayata geçtik anlamıyorum. Kar yağıyor gezelim edelim değil de, akşam her yer çamur olacak bir ton rezillik diye kafamda canlanıyor. Özellikle bunları son 4-5 senedir yoğun bir şekilde yaşıyor gibiyim. Yazarken de bir yandan düşünüyorum yaşla alakası var mı yok mu diye. Sanki yaşsal bir sıkıntı değil, hala oyuncak dükkanları gezen oyunlar oynayan garip biriyim. Değişen bir şey yok o tarafta.

Ülkenin sıkıntılı durumu bunu tetikliyor olabilir mi diye düşünürken tam bu sıkıntıların başlangıcı ile iş hayatına atılmam yorucu dönemlerin başlaması ve yaşımın büyümesi de denk geldiği için hangisinden olduğunu kestiremiyorum. Belki de hiç biri, tüm dünya aynı hisleri yaşıyor. Özellikle 2000-2012 yılları hayatımın en "doruk" yılları. Acayip keyifli muhteşemdi. İşte tam bu yaşlarda aslında benim ergenliğimin yılları. Maddi düşüncem yok. Kafa karışıklığının başladığı noktada şu; bu yıllar benim en eğlenceli yıllarım fakat yaşça benden büyük kişilerin bir çoğunun da keyifli olduğu yıllar arasına aynı yıllar denk geliyor.

İki; Dünyada ki ekonomik ve yönetimsel sistemlerin insanları dümdüz yapmasından kaynaklanıyor olabileceği. Kapitalist sistem çok işlevsel ve sonu kolay kolay gelmeyecek bir yapı. Ancak çarkın tıkanması gördüğüm kadarıyla sonu getirebiliyor. Mesela ikinci dünya savaşı sonunda kapitalizmin artması insanları ne kadar parasal sıkıntıya itse de mutlu ediyordu. Çamaşır makinesi çıkıyor onu aldıktan sonra, bulaşık makinesi çıkıyor onu alıyor başka markalar giriyor onlardan alıyor sonra ilk aldığı bozuluyor rekabet var derken çalış çalış kendine bir şeyler al, çalış çalış eve bunu yap, şunu yap diye kendini revize ediyordu. Ama artık herkes doyum noktasına ulaştı. Yeni bir şeyler yok. 1970'lerden beri ufak yenilikler dışında büyük gelişme gösteren teknoloji hayatımıza girmedi. Ozaman da araba var bu zamanda var değişen tek şey fiziksel özellikleri ve uyumlulukları. Ev eskiden tahtadan ise şimdi daha yenilikçi fakat ikisi de = EV. Metaverse vb oluşumların çıkmasını da buna bağlıyorum. İnsan sürekli yeni şeyler isteyen, öğrenme kabiliyeti çok yüksek bir canlı. Yeni görünen her şey sadece bir öncekinin kopyası. Eskiden olan tahtadan ev ile metaverse içindeki ev benim için aynı. Kafam onu değiştirmiyor, kısa süreli oyalanma fırsatı yaratıyor.

2022 yılında 15 seans süren kıl lazer tedavisinin olması bile bana komik geliyor. Marsa gitmeyi konuşuyoruz ama hala kellik için bir çözüm yok. Çok mantıksız değil mi. En mutlu olunan yıllar belli ki birçok insan için benzer. Nedenleri de belli. Kendi kendime cevap almış oldum bu da ilginç olmadı mı. Bakın mesela Youtube 2005 yılında kuruldu. Onun keşfedilmesi tam stabil çalışması, yayılması derken 2008 - 2010'larını buldu ve onu da hızlıca tüketip yavaştan rafa kaldıracağız. Sanırım sistemin tıkanması asıl bu sıkılmanın başlangıcı.

Artık sistem bende kendime doydum diyor. Feedback'i bizi etkiliyor. Canım mont almak istemiyor montum var. Parasal olarakta eskisi gibi ücrette değil. 1 sene daha almam başka birşey alırım. Ama o başka bir şey çıkmıyor. Bu sefer elimdekilere dönüyorum. Elimdekiler de diyor ki; Yahu yeter artık 10 yıldır dönüp dönüp bana sarıyorsun 25 yıldır karın yağmasıyla eğleniyorsun ama yeter artık kar yağsın eğlen ama karda yeni bir şeyler yapmalısın baydı diyor. Kendi kendime konuşup kendi sorunumu anladım.. Maddiyat düzelirse bizim yaşamadığımız kapitalist sistemin güzellikleri var onları yaşarsak bir 20 yıl daha sıkılmayız. Hadi bize onları yaşat. İnsan olarak ne garibiz. Görüşüm sistemin çöküşü geldiği noktasına yaklaştı. Belkide bundan 50-60 yıl sonra çok farklı yeni sistemleri konuşuyor olacağız.