Antik Yunanistan: Kronolojik açıdan baktığımızda Antik Yunanistan MÖ.800-MS.300 yıllarını kapsamaktadır. Çok fazla yazılı metin bırakmış olmaları Roma ve Yunanistan kültürünü geleceğe taşımıştır. Ancak başka bir açıdan baktığımızda Roma'nın çok güçlü bir imparatorluk olması da Yunan kültürünün devam etmesini sağlamıştır. Eğer Roma güçsüz olup bir çok ülkeye hükmetmeseydi belkide bugünki Yunan kültüründen bile haberimiz olmayacaktı.
Sistematik düşünce ve felsefe Yunanlılar sayesinde oluşmuştur. Felsefe, demokrasi, tarih, politika sadece sözcük olarak değil aynı zamanda yapısal olarakta hayatımıza Yunanlılar sayesinde geçmiştir. Dünya'ya birçok şey katmış olsalar da kendi aralarında çok ayrıydılar. -dil konusunda bile.- Örneğin: Sparta'lılar gibi. Genede ortak bir noktada birbirlerine bağlanıyorlardı. Her kavga, dövüş; Olimpiyatlar, spor ve etkinliklerle tekrar düzeliyordu. Hellas milliyetçiliği sayesinde hemen kenetleniyorlardı da diyebiliriz.
Batıya doğru yönelip daha iyi kaynaklara sahip olabilmek için keşifler yaptılar ve yeni madenler buldular. Bu kadar iyi topraklara sahip olmalarına rağmen daha basit ve sade bir hayat yaşıyorlardı. Durumu iyi olan toprak sahiplerinin bile küçük toprakları vardı. Çok fazla, az nüfustan oluşan kolonileri bulunuyordu. Bu yüzden birçok tarihçi onları havuzun etrafında gezen karıncalara benzetmektedir. Koloni halinde olmaları ve sade yaşam tarzları kendi aralarındaki bağı güçlendirip, örgütlenmelerini ve alt gruplara ayrılmalarını kolaylaştırıyordu.
Bu döneme kadar hızla yükselmelerinin, gelişmelerinin en büyük nedeni olarak kölelik sistemine tamamıyla inanmış olmalarını gösterebiliriz. Kölelik sistemine o kadar çok inanıyorlardı ki ne karşı çıkan vardı ne de bu durumu sorgulayan. Vatandaşlar herşeyin tanrı tarafından verildiğini ve böyle olması gerektiğine inanıyorlardı. Başka bir neden olarakta refah durumlarının çok iyi olmasından ötürü olduğunu söyleyebiliriz. Mesela Norveçte yaşayan bir kişinin verdiği yaşam mücadelesiyle Yunanistanda yaşayan bir filozofun verdiği mücadele aynı değildi. Onlar Akdeniz ikliminde yaşayan rahat hayat süren bir topluluktular. Belkide çok fazla oturup düşünecek vakitleri olduğu için felsefe Yunanistandan çıkmıştır. Olayları kaydetmek için birçok topluluk gibi sadece yıllık tutmadılar. Aynı zamanda şiir, tarih yazıları gibi denemelerde yaparak her alanda geliştiler. Yarattıkları edebiyat ortamında kendilerini en tepeye, merkeze yerleştirdiler. Sanat eğlencenin ötesindeydi. Şairler öğretmen gibiydiler. Edebiyatlarıyla Avrupayı şekillendirdikleri gibi, trajedileriyle festivallere öncülük ediyorlardı. Yaşadıkları dönemlerde bile Atina'da 10Bin kişinin izleyebileceği tiyatro alanlarının olduğu biliniyor.
Madenlerine bakacak olursak; Yüksek kaliteli taş ve hammaddelerine sahip olmaları hem ülke içerisinde hemde diploması yönünden işlerini kolaylaştırıyordu.
Antik Roma: Demirin bol olduğu İtalyan topraklarında Roma, bölgede 'etrüsk'e karşı ayaklanma da başarılı olup kendi yönetimini kurdu. Romanın kuruluşuyla Antik Yunanistan'ın iyi olduğu dönemler birbirlerine denk gelmektedir. Bölgedeki toplulukların yıpranmışlığından faydalanan Philip (Filip) uzun mızraklı, safları arasında boşluk olan yeni bir askeri piyade ekibi oluşturdu. Bu ordu sayesinde polislik dönemine son verildi. Fakat Filip hayallerine kavuşamadan öldürüldü. Geride oğlu Büyük İskenderi bırakmıştı. Baba ve oğul devirdiği halkları ezmiyor sempatiyle yaklaşıyordu. Ancak bu nazik görüntülerinin arkasında kaba tarafları da vardı. Örneğin Pers kralı Darius'u kaçarken öldürmüş olmaları gibi.
Baba ve oğul gittikleri yerlerde bölgenin askerlerini kendilerine katarak kozmopolit bir ordu oluşturuyorlardı. Ele geçirdikleri bölgelerde memurları ve çalışanları görevden almayıp başlarındaki yöneticiyi kendi adamlarıyla değiştiriyorlardı.
Roma birçok Helenistik özelliğe sahipti. Aslında oluşma süreçlerinde de Antik Yunanlıların etkisindeydiler. Binaları Antik Yunan özelliklerine göre yapılmıştı. Anneler çocuklarına okudukları ninnilerde Yunan kültürünü hissettiriyor birçok konuda örnek alıyorlardı. Ama Romalıların en iyi özelliği etkilendikleri kültürleri sadece almıyor geliştirmeyede çalışıyorlardı. Yunanlılardan kalan geçmiş ile ekonomilerini geliştirdiler, düzenli ordularını güçlendirdiler. Sanatlarını bir adım daha ileriye götürdüler. Öklid, Arşimet Roma topraklarında yetiştiler. (Teorik buluşlar, suyun kaldırma kuvveti, buharlı enerjiler gibi keşifler yaptılar.) Helenistik olgu Stoacılığı da ortaya çıkarttı. Buda Romanın geçmişten gelen kültürle beraber büyümesini sağlıyordu.
Roma tarihi boyunca birçok iç savaşa tanıklık etmiştir. Özellikle soylu kökenli "Patrici"lerin iktidar kavgalarıyla. Ana devlet organı 'SPQR' (Roma senatosu ve halkı.) sürekli bir tartışma içerisindeydi.
Roma bu kadar yayılmış olsa da fazla saldırgan yada barbar bir kavim değildiler. Hızla büyümeleri diğer toplumları korkutuyor ve çabucak teslim olmalarını sağlıyordu. Bununla birlikte bulundukları bölgede; Yunan+Latin+Kelt'lerin birbirleriyle savaşmalarından ötürü çoğu devlet yorgundu. İnsan gücünü en iyi şekilde kullandıkları bir askeri sistemleri vardı. Bu koşullar Roma'nın hızla yayılmasına neden olmuştur.
Cumhuriyet Öncesi Askeri Sistemleri: Toprağı olan erkeğin ihtiyaç halinde askere katılma zorunluluğu vardır. Her Piyade 16 yıl hizmet vermek zorundaydı. Bu durum cumhuriyet döneminden sonra değişti.
Romalılar ilerledikçe Kartacalar ile arasında 'Pön' savaşları çıktı. Bu savaşlar Roma'nın Cumhuriyet dönemindeki ilk uzak fethiydi. Savaş sonrası İtalya tamamen Roma'nın egemenliğine girdi diyebiliriz. Roma büyüdükçe Helenistik etki de büyümeye devam ediyordu.
Sanatsal çalışmaları Antik Yunan özentisi olmaya devam ediyordu. Komedileri büyük taklitlerden oluşmaktaydı. Keltlerden'de kendilerine ustacılık alanında çok fazla miras kalmıştır. Boynuzlu miğferleri, uzun kılıçları, kalkanları geliştirdikleri ustacılık eserleriydi. Cumhuriyetle beraber Roma, siyasal alanda da değişmeye başladı. Yurttaşlık için erkek olmak ve köylü olmak yeterliydi. Bunlarla hak arayıp oy kullanabiliyordı. Daha sonra bu yurttaşlık pek çok insana verildi. Ordu tam zamanlı profesyonel askerlerden oluşan hale geldi. Vatandaşlar para için generallere oylarını satıyolardı. Bir nevi sessiz bir darbenin habercisiydi.
Julio Sezar dönemi ordunun başına gelmesiyle başlamış oldu. Daha çok yönetime karşı hareketler yapmıştır. -Roma'nın üzerine yürümek gibi.- Hain olarak görülse de birçok kişi tarafından hayranlık duyulan bir isimdi. O kadar iyi işler yapmıştı ki öldükten sonra bile yaptığı birçok yönetimsel değişikliğe dokunulmamıştır. Daha sonra August dönemi Antik Roma'nın geleneklerine geri döndüğü sakin bir dönemin başlangıcı olmuştur. Artık Senato askerlere karşı sözünü geçiremiyordu. August ile, Roma + Halk arasında kaynaşma yoluna gidildi. Bu kadar büyük bir imparatorluk olmak bütün bir uygarlığa ait olmak anlamına gelmeye başlamıştı. Eşit hukuka, uygun devlet düzenine ve iyi bir refaha sahiptiler.
Bölge Keşifleri Ve Araştırmalar: Lejyonların özel ölçüm birlikleriyle birlikte tepeleri, vadileri geçerek oralarda konuşlanıp yol inşa etmeleriyle gerçekleşiyordu.
Eğlence Ve Oyunları: Gladyatör dövüşleri, vahşi hayvan gösterileri gibi eğlencelere sahiptiler.
Romalılar teknoloji, mühendislik gibi alanlarda çok fazla yenilik yapmadılar bunu çok sayıda kölenin olmasına bağlayabiliriz. Çünkü insan gücü sıkıntı yaşamadan işliyordu, buda yönetimin ekstra olarak başka bir alana para harcamasını yada keşife kafa yormasını engelliyordu. Uzun yıllar birçok işte insan gücü kullanılmıştı.
MS66. Yılların sonunda özellikle Yahudi kökenli büyük ayaklanmalar ortaya çıktı. Yahudiler yönetime karşı 'aldıkları vergiler ve paralar yeter, bizden başka para çıkmaz' diyebilecek kadar güçlenmiş ve öfkeliydiler. Ancak Antik Roma en büyük sorunu Suriye taraflarında yaşamıştır. Özellikle Darius'un soyundan gelenlerle yeni bir savaşa tanıklık edeceklerdi.
Roma bu sorunları çözebilmek için sınır hatlarına kule ve belirli aralıklarla nöbetçi Lejyonerler koyarak bölgeleri korumaya çalıştı. Fakat bu dış saldırılara barbar kavimlerden de gelen saldırılar eklenince artık karşı koyamamaya başlamışlardı. İlerleyen dönemlerde de Konstantinopolis'in Romaya rakip olmasıyla Roma o eski güçlü dönemini aratır hale gelmiştir.
Özetin tamamı: Avrupa Tarihi (JM.Roberts) Kitabından faydalınarak tarafımca yazılmıştır. Kaynak göstereceksiniz lütfen http://kavunmedia.com adresinden aldığınızı belirtiniz.
İlk Yorumu Sen Yap !
Yorum Gönder