Dünya yapı gereğiyle böyle, bence.. İşinden tut, sevdiğin insana, beğendiğin en ufak birşeye. Ulaşmak istediğin herşeye, bazen haketsende veya hakettiğini düşünsende ne senin olur ne ona ulaşabilirsin. Çünkü ne onun, ne ulaşmaya çalıştığın şeyin yapamayacağı ve bilemediği birşey sana engel oluyordur.
Hep hakettiğin sevdiğin şeyin peşinden koşarsın ama ne sen onu bulursun nede o seni. Sevmediğin birşeyi yapmak zorunda kalırsın veya birşey hissetmediğin kişi seni bulur. Sonra dersin ki içinden ya o da beni hakkettiğini düşünüyorsa? Birşey yapamassın çünkü senin ilgi alanında değildir. Peki yerine kendini koyup düşündün mü? Aslında bunu düşünürken bile koyuyorsun onun yerine. Çünkü senin ulaşmak istediğin en ufak bir başarı veya hayallerini süsleyen kişi, aslında sende onun ilgisinde değilsin. Ve ne yazikki herşeyini değiştirip gerçekliğin farkına varmak zorundasın. Peki varabilirmisin? Belki... Imkansızlığıda akıldan çıkartmamak gerek.
Sadece birisini sevmek gibi düşünme bunu, iş olarak düşünelim. Belkide dünyanın en iyi sesi olan kişi sensin. Hatta bunun farkındasın, belkide çok utangaçsın hiç birşey yapamıyorsun kimsede duyamıyor ama sen biliyorsun ki en yetenekli sensin. Ya gerçekten öyleyse? Ama bir bakıyorsun kendini belkide ülkenin en ucuz marketinde kasiyer olarak çalışıyorsun. Bunun böyle olmayacağının garantisini verebilirmisin. Veremesssin.. Daha beteri olabilirdi diyenlerde olacak, ama daha iyiside olabilirdi değil mi? Hiç girmeyelim o konuya..
Peki olabilecekler, veya olanlar-olmayanlar. Bunun sebebi ne? Kader mi? Kader bana göre kaçılan bir yol sadece. Buna teslim olmuşsanda. "Imkansızlığı aklından çıkarmamaya devam et"...... Bir gün olup bana olan nefretin her neyse onu unutup, herkesin hissettiği, yazdığımı oturup düşünebilirsin. Ben burada çok kısa bir yazı yazdım, aslında düşününce hayatında yaptığın ve yapacak olacağın herşeyi yazdım. Oturup düşünmek, anlamak ve anlamamak bizlere kalmış birşey...
Hep hakettiğin sevdiğin şeyin peşinden koşarsın ama ne sen onu bulursun nede o seni. Sevmediğin birşeyi yapmak zorunda kalırsın veya birşey hissetmediğin kişi seni bulur. Sonra dersin ki içinden ya o da beni hakkettiğini düşünüyorsa? Birşey yapamassın çünkü senin ilgi alanında değildir. Peki yerine kendini koyup düşündün mü? Aslında bunu düşünürken bile koyuyorsun onun yerine. Çünkü senin ulaşmak istediğin en ufak bir başarı veya hayallerini süsleyen kişi, aslında sende onun ilgisinde değilsin. Ve ne yazikki herşeyini değiştirip gerçekliğin farkına varmak zorundasın. Peki varabilirmisin? Belki... Imkansızlığıda akıldan çıkartmamak gerek.
Sadece birisini sevmek gibi düşünme bunu, iş olarak düşünelim. Belkide dünyanın en iyi sesi olan kişi sensin. Hatta bunun farkındasın, belkide çok utangaçsın hiç birşey yapamıyorsun kimsede duyamıyor ama sen biliyorsun ki en yetenekli sensin. Ya gerçekten öyleyse? Ama bir bakıyorsun kendini belkide ülkenin en ucuz marketinde kasiyer olarak çalışıyorsun. Bunun böyle olmayacağının garantisini verebilirmisin. Veremesssin.. Daha beteri olabilirdi diyenlerde olacak, ama daha iyiside olabilirdi değil mi? Hiç girmeyelim o konuya..
Peki olabilecekler, veya olanlar-olmayanlar. Bunun sebebi ne? Kader mi? Kader bana göre kaçılan bir yol sadece. Buna teslim olmuşsanda. "Imkansızlığı aklından çıkarmamaya devam et"...... Bir gün olup bana olan nefretin her neyse onu unutup, herkesin hissettiği, yazdığımı oturup düşünebilirsin. Ben burada çok kısa bir yazı yazdım, aslında düşününce hayatında yaptığın ve yapacak olacağın herşeyi yazdım. Oturup düşünmek, anlamak ve anlamamak bizlere kalmış birşey...
İlk Yorumu Sen Yap !
Yorum Gönder