Watanabe Kazan: Edo Dönemine Göre Çok Açık Fikirli

| On
Cumartesi, Haziran 02, 2018

Kapalı bir ülkede yaşadığınızı hayal edin. Japonya iki yüzyıldan uzun süre özellikle 1630'lu yıllarda hristian karşıtı hareketler ve 1850'li yıllarda da Amerika'nın "Kara Gemi" saldırılarıyla uğraştı.

Kapalı, penceresiz, havasız bir ev. Kapının ardında bir yaşam olduğunu biliyorsun. Boğuşuyorsun, kendinle kavga ediyorsun ve sadece yaşamak için besleniyorsun. Ama konfüçyüsçüler artık bunun düzelmesi gerektiğini suçlu birşeylerin olduğunu düşünmeye başladılar.

1838 sonbaharında Shoshikai adında resmi olmayan bir klüp toplantı düzenledi. Üyeleri genelde genç ve endişelilerdi. İsimlerini her zaman gizlediler. Daha sonra öğrenildi ki klübün kurucuları Konfüçyüsçü akademisyenlerdi. İlk yapılan toplantılarda topraklarda sık sık yaşanan kıtlık tartışılıyordu. İlerleyen zamanlarda 'Rangakusha' olarak adlandırılan öğrencilerde klübe katıldı. Bu kişilerin çoğunluğu Nagazakide bir adaya hapsedilmiş öğrencilerdir. Genelde Hollandalı tüccarlar sayesinde yaşamlarını sağlıyorlardı. Yabancılar, dışarıyla iletişimlerini sağlayabildikleri tek pencereleriydi.

*Rangaku:  Edo döneminde Batı ve özellikle Hollandalıların temaslarıyla Japonyayı bilgilendirme olayıdır. Bilgileri alan ve halkı bilinçlendirmeye çalışan kişilerede Rangakusha denmektedir. (Dönemin hükümetinin soyutlama politikasına karşı gelme çabasıdır.)

Shoshikai klübünün gündemi, düşündükleri büyümeye genişlemeye başladı. Söylentiler çıkıyor iddialar atılıyordu. Düşünsenize hiçbir gazete yok, haber yok herşey gizli.

Yeni çıkan söylenti: 1825'lerde Morrison adında bir amerikan gemisi Japonyaya iki adet kasa getiriyordu. Gemi Japonya'ya vardığında 'tahliye yapamaz' dendi ve hemen geri gönderilmesi için hükümet bildiri yayınladı. -yöneticiler gemide misyonerlerin olduğunuda biliyorlardı *Samuel Wells Williams gibi. Aynı zamanda gemi girişini yapabilmek için savaşta esir düşmüş 7 Japon askerinide iade edeceğini bildirmiş-


Amerikan gemilerin geldiğini öğrenen Rusya ve İngiltere uzakdoğu sularına gemilerini göndererek Japonyadan ticari talepte bulundular. Japon hükümetinin sert tavrı karşısında tatlı dil dökerek etkilemeye çalıştılar. Manipülasyonlar ve tehtidler de bulundular. Japon hükümetiyse suların yabancı trafiğine kapatıldığını -yasakladığını- reddettiklerini bildiriyordu. Kesin ve sert bir dil ile 'ikinci bir düşüncenin olmadığını' söylüyorlardı. Bu kararı test etmeye çalışacak kişileri de ağır bir şekilde tehtid ediyorlardı. Fakat sorun şuydu; Japonyanın askeri gücü, özellikle topçuları ilkel haldeydi. Bu ilkel gücü batılılarda biliyordu. Peki Japon hükümeti bunun farkında değil miydi? Shoshikai üyeleri farkındaydı yada hissediyorlardı ki 1838 yılında bu korkularıyla beraber bir araya geldiler. Morrison gemisinin yola çıktığı çok önceden biliniyordu ve barışçıl silahsız bir şekilde yaklaşıyordu. Silah zoruylada geri sürüldü. (Hatta geliş parasını ödediği bile söylenmekte.)


Klübün içindeki "yaşlı adamlar" endişeliydi. Hükümet dışarıya karşı sert bir tutumdaydı ve dünyada yanlız başlarınaydılar. Gizli dönen birçok şeyin olduğunu biliyorlar ama kapalı bir kutunun içindeler.

Bir üye toplantıdan sonra evine gitti. Uzun süre düşündü ve bütün çalkantılı fikirlerini, sıkıntılarını yazmaya karar verdi. Yazdıktan sonra yayınlamadan önce kendisini tuttu. Potansiyel olarak hükümete karşı büyük bir suç işliyordu. (Hükümete karşı eleştirileri de bulunuyor.) Belkide çok ileri gidiyordu? Casuslar her yerdeydi. Makaleyi yayınlama girişiminde tam olarak bulunmamış olsada bu onu tutuklanmaktan kurtaramadı. -sadece ölüm cezasından kurtulmasını sağladı- Gözaltına alındıktan aylar sonra serbest bırakıldı, ihanete uğradığı için suçluluk duygusuyla 'harakiri - seppuku' yaparak yaşamına son verdi.

Onun adı Watanabe Kazan. 1793 yılında Aichi bölgesinde yaşayan yoksul bir samuraydı. Resim yeteneği olan parlak biriydi. Çok büyük bir düşünürdü. Konfüçyüsçü bir düşünceye sahip, kabuğunda yaşıyordu. Fakat düşüncelerinin anlaşılamayacağını bildiğinden bitkindi. 1821 yılında işi için Japonya'nın biraz daha uzağında kalan "Enoshima" adasına gitti. Burada günlüğüne "Ne kadar harika, olağanüstü!" yazdı. Şüphesiz ki Watanabe yazılarının devamında; Avrupalıların, Amerikalıların olduğu yer, buraya çok yakın olmalılar! demişti..

Donald Kenee'nin yazmış olduğu Watanabe hakkındaki denemelerde; Watanabe'nin aslında Japonyanın soyutlanma projesini desteklediğini ama bunu Avrupaya karşı olan güvenlik korkusundan ötürü yaptığını vurguluyor. Watanabe batılılar için "oradaki insanlar mesleklerini istedikleri şekilde seçerler, ister akademik ister teknik olsun. Bazı meslekleri asil, bazılarını üst olarak görmezler. Hatta birbirlerine karşı olan eleştirilerini gizlerler." dediğini iddia ediyor. Watanabe ve konfüçyüsçü klüp üyeleri Japonya'da da bunu yapmayı hedeflediler. "Yeteneklerinin farkına var ve gerçekleştir!"

Bunun hatalı hırs olduğunu savunanlarda mevcut. Watanabe yargılanırken; Yabancı hayranı olan, yabancı yargıları öğrenmeye çalışan kör bir dindar olarak suçlandı. İşte o yüzdendir ki Watanabe zamanın dışında olan bir adamdı. 1841 yılında öldü. Soyutlanma politikası ne mi oldu? Bir kum gibi ufalanarak yok oldu.

Hollandalılarla iletişimlerini kanıtlayan Japonca-Felemenkçe içerik.
İlk Yorumu Sen Yap !
Yorum Gönder

EMOTICON
Klik the button below to show emoticons and the its code
Hide Emoticon
Show Emoticon
:D
 
:)
 
:h
 
:a
 
:e
 
:f
 
:p
 
:v
 
:i
 
:j
 
:k
 
:(
 
:c
 
:n
 
:z
 
:g
 
:q
 
:r
 
:s
:t
 
:o
 
:x
 
:w
 
:m
 
:y
 
:b
 
:1
 
:2
 
:3
 
:4
 
:5
:6
 
:7
 
:8
 
:9