Evet aslında sadece oturmuş gözlerinin nereye baktığını merak ediyordum. Arkadan hafifçe bir sıcak esinti geliyor, dikkatimi dağıtıyordu. Her dikkatim dağıldığında, ufak hareketleriyle ona yönelmiş minik burnuna bakarken buluyordum kendimi. Peki burada tek görevi çalışmakmıydı? Yoksa benimde onu izlediğimi biliyormuydu. İşte bunu bilmiyordum. En son baktığı müşteriye sinirlenmiş olmalı ki yanakları ve ağzı büzülmüş sinirli bir şekilde arkasına dönüp gitti. Bense onu beklemeye devam ettim. Onu bu kadar beklediğimi bilseydi yanıma oturup gözlerimin içine bakar benimle konuşurmuydu bunuda merak ediyorum. Biraz sonra yavaş adımlarla tekrar durduğu yere geldi. Kuşların sesine yönelmiştim bende, herkes gibi mutlu olmaya çalışıyorlardı. Ağaçlarda olan onlar değilde biz olsaydık keşke dedim içimden, en azından hayatada daha farklı bakabilirdik.
Benim dikkatim neden böyle dağılıyor. Onu daha fazla beklemeliyim, en azından ne yaptığını görmek istiyorum. Şuan bana bakıyor hissediyorum. Kalkıp gitmem için mi. Yoksa gerçekten beklediğimi bildiği içinmiydi. Her neyse. Boynunda ki ben çok tatlı ve bunu sana eminim ki bir sürü kişi söylemiştir. Değil mi? Saçının tepesini hep bu şekilde topluyorsun. En azından bahar geldiğinden beri. Öyle demeliyim. Şuanda sağ elini kullandığını da biliyorum artık. Sinirin geçmemiş olmalı ki sinirle yazıyorsun minik kağıtlara. İsterdim ki o kağıtta seni sevdiğimi yazdığımı görmüş olmanı. Sende altına "hayır asıl ben seni çok seviyorum" yazacaksın değil mi. Bütün günümü burada harcayabilirim seni izleyerek. Sen benim ilhamım oluyorsun, duygularımın parçası. Aslında şuan merak ettiğim başka bir şey var. Dükkanın karşısındaki yeni açılan butiğin içindeki papatya taçlardan alıp aniden sana uzatsaydım benim için saçlarının üzerine koyarmıydın. Yoksa bunu yapmayan mı kaldı, ne kadarda basitsin diyerek uzaklaşırmıydın bilmiyorum. Masada kendi kendime düşünürken önümde bir şey kalmadığından birazdan kalkmam için kızacağınında farkındayım. Biraz daha seni düşünüp kendimi yormam için izin verirmisin. Eğer 5 dakika daha ben bir şey almadan durur ve beni uyarmaya gelmezsen kesinlikle zihnimi okuduğunu düşüneceğim. Çünkü şuanda sen çok tatlı gülüyorsun. Arkama bakıyorsun biliyorum ama boşver, bana baktığını farz edelim. Aslında biliyormusun ben kalkmaktan vazgeçtim. Şuanda benim bir şeyler alıp devam etmem gerek. Senden isteyip sesini duymak istiyorum tekrar. Ama bunu yaparsam seni yormuş olacağım. Ben senin narin yürüyüşünü bile seyrederken bunu yapamam. Yan tarafa bir aile geldi. Küçük çocukları böyle güzel bir havada neden bu kadar sinirli görünüyor ki. Umarım bana bakmadığın sırada başkasını yakalar ve ondan isterim. Şanslıyım. Tabikide sen gördün. Ama bana sinirli değilsin. Biliyormusun, bence sen gerçekten benim zihnimi okuyabiliyorsun.
Bu sıcak havada soğuk bir limonata istemekten başka çarem yok. Ama, sen bugün ne içmek isterdin asıl bunu sormak istiyorum. Limonata kalmadı mı. Onları sen yapıyorsun biliyorum. Herkes yaptığın limonataları çok seviyor olmalı. Keşke bana özel olsaydı, bana özel olan tek şey şuanda kalmamış olması. Acaba yerdeki minik uğur böceğini göstersem eğilirken kulağına, dünyanın en tatlı kadını neden bu kadar özel bir varlıksınız diye sorsam, gözlerini sertçe devirirmiydin bana? Şuan klasik olarak kendime; Rüyadan uyanır hayatına devam eder demek istiyorum ancak sen böyle kısa kestirip atamayacağım kadar özelsin, bende senin tam karşındayım. Sensiz olmaktan yoruldum anlıyorsun değil mi. İnat ettim, senin limonatan yoksa bende sade ama üzerine taze limon koyulmuş bir soda istiyorum. Belki bunun yanında ellerinle koyabileceğin bir nane'de olabilir. Hayır hayır. Nane kalsın. Neden kalsın dediği mi biliyorsun değil mi. Üstündeki yarım kollu kazak ve yeşil aksesuarlarınla saçlarının üzerine koyacağımız papatya tacıyla gerçekten yürüyen bir papatya olacaksın. Bende ellerinden tutup gözlerine bakmak istiyorum. Belki bir parça şımarıp yüzümü kahküllerine de koyabilirim. Havanın sıcaklığıyla bu şekilde davranmak çok hoşuma gidiyor. Limonlu soda için teşekkür ederim. Sen dünyanın en özel varlığı ve bende senin sesin, nefesin. Buradan tekrar gideceğim. Ve gene senin için sonsuza dek tekrarda olsa geleceğim. Birgün narin sesine kavuşacağım. Minik ellerini tutup kalbimin tüm hislerini açacağım. Sende o tatlı gözlerinle bütün güzelliğinle bana bakacaksın. Biliyorum. Şimdi kalkıp gitme vakti. Bu ağacın üzerinde duran kuşların hepsi bana şahit. Tüm evren, bahar. Sen. Elbetteki geleceğim. Bir dakika dururmusun. Son kez bir şey diyeceğim. Omzunun arkasındaki beni benden başka gören oldu mu? Onu bilmediğini düşünüyorum. Artık benimde bir özelim var.
İlk Yorumu Sen Yap !
Yorum Gönder